Kalite Seçenek değil, Gerekliliktir...
Başarınız Arma ile Şekilleniyor...
Çeşitli sektörlerin çeşitli belgelendirme ihtiyaçlarında doğru tercih her zaman Arma Belgelendirme. Başarınızı ve kalitenizi doğru ifade etmek ve bir adım öteye taşıyabilmek için belgelendirme hizmetlerimizi inceleyin.
Kalıcı Başarı için Kalıcı Çözümler...
Sürdürülebilir bir başarı elde etmek için geçici değil kalıcı çözümleri tercih etmelisiniz. Kalite belgeleri, faydalı ürün ya da marka gibi size uzun yıllar başarıyı sağlaycak çözümler için kalıcı bir çözüm ortağınız olmalı.
0.543
695 52 11
0.533.136 70 33
info@armabelgelendirme.com
Haberler
Sınai mülkiyet hakları yasa tasarısı Meclis komisyonunda

 

Sınai mülkiyet hakları yasa tasarısı Meclis komisyonunda....10.4.2013

 

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda, Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda değişiklik öngören kanun tasarısı ele alındı.

Patent haklarının korunmasına ilişkin değişiklik öngören tasarı, alt komisyona sevk edildi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün:

''Küresel markalar oluşturamadık ama marka başvurularında Avrupa birincisiyiz''

''Adeta markalar tescili yapılıp yapılıp dolaba kilitlenir hale geliyor. Bize ekonomik olarak bir şey kazandırmıyor''

''Nitelikli markalar olmasına daha fazla odaklanacağız''

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin küresel markalar oluşturamadığını, ancak marka başvurularında Avrupa birincisi olduğunu belirterek, ''Adeta markalar tescili yapılıp yapılıp dolaba kilitlenir hale geliyor. Bize ekonomik olarak bir şey kazandırmıyor. Nitelikli markalar olmasına daha fazla odaklanacağız'' dedi.

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda, Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda değişiklik öngören kanun tasarısı ele alındı.

Tasarıya ilişkin sunum yapan Ergün, Türkiye'nin, son 10 yılda ekonomide gösterdiği performansın, tüm dünyanın dikkatini çektiğini söyledi. Ergün, ilk yıllarında makroekonomik reformlara odaklanan iktidarın, artık mikro politikalara daha fazla eğilme imkanına sahip olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin çok daha yüksek potansiyel taşıdığına dikkati çeken Ergün, ''Milli gelirimiz 230 milyar dolardan 800 milyar dolar seviyesine yaklaştı. Ancak bu ülkenin 2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelir rakamına ulaşabileceğinin farkındayız. Ülkemizin ihracatı 10 yıl içinde 36 milyar dolardan 152,5 milyar dolara ulaştı. Ancak biz 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz. Bunu başarmak, bu büyük potansiyeli hayata taşımak için, hiç şüphesiz bilgi ekonomisine doğru hızlı bir geçiş yapmamız gerekiyor'' diye konuştu.

Ergün, 2023 yılında Türkiye'de Ar-Ge yoğunluğunu yüzde 3 seviyesine, toplam ihracat içinde yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 20-25 seviyesine çıkarmayı amaçladıklarını kaydetti.

İşletmelerin rekabet gücünü artırmada finansal sermayenin yerini bilgi sermayesinin aldığını anlatan Ergün, Facebook, Youtube, Twitter örneklerini vererek, ''Sadece iyi bir fikir ve yeterli beceriniz varsa, çok cüzi sermayelerle dev firmalar oluşturmak hiç de zor değil'' dedi.

 

  ''Üniversiteler de sınai mülkiyet sistemine dahil edilecek''

Günümüzde fikri ürünlerden elde edilen lisans gelirlerinin yıllık 250 milyar dolara ulaştığına işaret eden Ergün, bilginin ticarileşme sürecinin en önemli ayağı olan sınai mülkiyet haklarının, işletmelerin büyümesi ve karlılıklarının artmasında çok önemli rol oynamaya başladığını söyledi.

 

Ergün, şöyle devam etti:

''Bugün dünyada öyle ünlü firmalar var ki bu şirketlerin belki de sadece marka değerleri, diğer tüm aktiflerinin toplamından daha büyük bir rakama ulaşıyor.

Türkiye, diğer bütün alanlarda olduğu gibi, son 10 yılda sınai mülkiyet hakları alanında da yüksek bir performans göstermiştir. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından geçtiğimiz aylarda yayımlanan Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri Raporu'nda, Türkiye'nin sınai mülkiyet alanındaki başarısı özellikle vurgulanmıştır. Bu rapora göre Türkiye, Avrupa'da marka başvurularında birinci, tasarım başvurularında ikinci, patent başvurularında ise sekizinci sırada yer almaktadır. Başvuru sayılarımızdaki artış 2013 yılında da devam etmektedir. 2013'ün ilk 2 ayında yerli patent başvurularımızda yüzde 35, tasarım başvurularında ise yüzde 20'lik bir artış söz konusudur.

Bakanlık olarak öncelik verdiğimiz alanların başında sınai mülkiyet hakları ve sınai mülkiyet sistemi gelmektedir. Ülkemizde iyi işleyen bir sınai mülkiyet mevzuatı bulunmaktadır ancak yine de bu sistemin nispeten aksayan taraflarını iyileştirmek gerekmektedir.

Mesela üniversitelerimizi de sınai mülkiyet sistemine etkin bir şekilde dahil etmemiz, büyük bir önem taşımaktadır. Düzenleme ile hedeflediğimiz en önemli yeniliklerin başında, üniversitelerin de kurumsal olarak patent sahibi olabilmesi geliyor. Böylece, üniversitelerdeki buluşların tescil edilme ve ticarileştirme süreçlerinin arkasına profesyonel ve güçlü bir destek koyuyoruz. Elbette bu buluşların ticarileşmesinden elde edilecek gelire, buluş sahibi öğretim üyelerini de ortak ediyoruz. Gelirin en az yüzde 30'u öğretim üyesine ait olacak. Bu alt limit olacak. Böylece öğretim üyelerinin tek tek takip etmeleri zor olan patent başvurularını üniversiteler yapacak. Ama öğretim üyelerinin emekleri de korunmuş olacak.''

 

 ''Küresel markalar oluşturamadık''

Ergün, yapacakları yeni düzenlemelerle, Türk Patent Enstitüsü'nün kısa bir zamanda sınai mülkiyet alanında uluslararası bir otorite olmasının önünü açmış olacaklarını kaydetti.

Nihat Ergün, Türkiye'de son dönemde yapılan sınai mülkiyet başvuru sayılarının, bu konuda belirli bir farkındalık düzeyine ulaşıldığını ortaya koyduğunu, bundan sonra artık çok daha nitelikli bir sınai mülkiyet üretim yapısına geçilmesi gerektiğini belirtti.

 

Türkiye'nin henüz dünya çapında tanınan küresel markalar oluşturamadığına dikkati çeken Ergün, şunları söyledi:

''Küresel markalar oluşturamadık ama marka başvurularında Avrupa birincisiyiz. Bizde marka başvurularının ağırlığını şunlar oluşturuyor. Ben bir isimde markalaşma eğilimi görüyorsam bunu tescil ettiriyorum. İleride birisi bu konuda markalaşma eğilimine girerse, ben tescil ettireyim, benden satın alsın bunu. Ben kendim markalaştırayım diye çaba son derece zayıf. Yani marka tescili yaptırılıyor ve rafa konuluyor. Adeta markalar tescili yapılıp yapılıp dolaba kilitlenir hale geliyor. Marka sayılarında bu kadar artışın olması bize ekonomik olarak bir şey kazandırmıyor. Yani markayı tescil ettiriyoruz, dolabı kilitliyoruz.

Halbuki bizim işimiz bu markanın dünyada dolaşması, piyasada dolaşması, ürünlerin üzerinde olması. Eğer markalar ürünlerin üzerinde değilse, dünya piyasalarında dolaşmıyorsa sadece dolaba kilitlemekle bir şey elde edemeyiz. Yaptığımız değişikliklerle markaların dolaba kilitlenmek yerine ürünün üzerine ve değere dönüşmesini sağlamaya, nitelikli markalar olmasına daha fazla odaklanacağız. Bu nedenle, 2023 hedeflerimiz arasında en az 10 küresel marka oluşturmak şeklinde çok önemli bir hedef belirledik.

Tasarıyla, daha nitelikli bir sınai mülkiyet yapısı oluşturmak için köklü değişiklikler yapıyoruz. Mesela incelemesiz patent uygulamasını kaldırıyoruz. Faydalı model başvurularına da araştırma raporu koşulu getiriyoruz. Tescil sürecini daha etkin hale getirmeyi amaçlayan önemli bir değişiklik olarak tasarımlarda itiraz ücretini de kaldırıyoruz.''Coğrafi işaretlerin tescilindeki temel amaçlardan birinin kalitenin ve aranılan özelliklerin sürekliliğini sağlamak olduğunu kaydeden Ergün, bu nedenle coğrafi işaretlerle ilgili 10 yılda bir olan kontrol süresini 2 yıla indireceklerini ifade etti.

Ergün, tasarıyla ayrıca patent ve coğrafi işaret tescillerinde Patent Enstitüsü'nün kararlarına itiraz hakkı getirdiklerini söyledi. Nihat Ergün, tasarım tescil sisteminde, yeni olmadığı anlaşılan tasarımların resen reddedilmesi uygulamasını da başlatacaklarını, suça teşvik eden ırkçılık, küfür içeren ve terör örgütlerini simgeleyen semboller gibi kamu düzenini bozan tasarımların da resen reddedilebileceğini kaydetti.

Sınai mülkiyet haklarının korunması açısından çok daha disiplinli bir süreç başlatacaklarını belirten Ergün, ''Taklit ürünlerle mücadele kapsamında, markayı taklit ederek depolamak marka ihlali olarak değerlendirilecek ve bu suçu işleyenler de 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20 bin gün adli para cezası ile cezalandırılacaklar. Ayrıca taklit ürünlere de el konulacak. Patent, tasarım ve coğrafi işaret ihlaline 1 milyon lira para cezası da verilebilecek'' dedi.

 

 ''Öğretim üyelerinin payı artırılsın''

Tasarı üzerine söz alan MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Ergün'ün ekonomiyle ilgili verileri gerçekçi olarak yansıtmadığını ileri sürdü. Işık ayrıca, Türkiye'de elektrikli araçlar, enerji tasarrufu sağlayan cihazlar gibi yerli imalatların neden desteklenmediğini sordu.

CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Türkiye'nin, Avrupa'nın terk ettiği ürünlerde ihracat yapmayı seçen bir ülke haline geldiğini savundu.

Susam, üniversitelerin sınai mülkiyet sistemine dahil edilmesinde, öğretim üyelerine yalnızca yüzde 30 pay verilmesini eleştirdi. Susam, söz konusu taban oranın artırılması gerektiğini belirtti.

AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekçi, Türkiye'de marka ürünlerin arttığını, artık geçmişteki gibi insanların yurt dışındaki marka özentisinin kalmadığını ifade etti.

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, tasarının ilaç patentini de kapsadığını ancak yanlış bir düzenlemeye gidildiğini savundu. Özel, gelişmiş ülkelerin ilaçta patent süresini azaltmaya çalıştığını, ancak Türkiye'de bu sürenin uzamasının yolunun açıldığını belirtti. Özel, tasarının söz konusu düzenlemesinin TBMM Sağlık Komisyonu'nda da ele alınmasını istedi.

Milletvekillerinin eleştirilerine yanıt veren Nihat Ergün, ekonomiye ilişkin söylediklerinin doğru olduğunu, yalnızca konuyla ilgili bölümünü dile getirdiğini, rakamları daha geniş bir şekilde de analiz edebileceğini ifade etti.

Ergün, Türkiye'nin her açıdan ciddi bir potansiyele sahip olduğunu, bu nedenle bir sıçrama yapması gerektiğini, tasarının da bu sıçramanın önünü açacağını vurguladı.

Türkiye'nin 10 yıl önce Ar-Ge'ye milli gelirin yüzde yarımı civarında pay ayırırken şimdi bu oranın yüzde 1'e ulaştığını kaydeden Ergün, milli gelirdeki artış hesap edildiğinde aslında Ar-Ge'ye ayrılan payın 6-7 kat artığının söylenebileceğini dile getirdi.

İlaç patenti ile ilgili bir süre uzamasının söz konusu olmayacağını bildiren Ergün, konuyla ilgili düzenlemeyi yaparken, Bakanlıklar da dahil olmak üzere ilgili taraflarla müzakere edildiğini kaydetti.

Susam'ın, öğretim üyelerinin payına ilişkin eleştirisine yanıt veren Ergün, bunun taban olduğunu, üniversitesinin bu payı istediği kadar artırabileceğini ifade etti. Ergün, bu düzenlemenin öğretim üyelerini de üniversiteleri de bilimsel araştırmalara ve bunların patentini almaya yönlendireceğini sözlerine ekledi.